Batı Türkiye Tarih Turu

Anasayfa / Özel Türkiye Turu

“Stivoltravel ile Türkiye’nin Eşsiz Güzelliklerini Keşfedin!” sloganımızla, Batı Türkiye Tarih Turu paketimiz, Türkiye’nin en gözde tarihî destinasyonlarını konforlu ve özel bir şekilde sunarak sizi zamanda bir yolculuğa çıkarıyor. İstanbul’dan başlayarak, Antalya’ya kadar uzanan bu benzersiz tur, Gelibolu’dan Efes’e, Pamukkale’den Fethiye’ye kadar tarihi ve doğal harikalarla dolu rotaları kapsıyor.

Batı Türkiye, tarih öncesi dönemlerden bu yana birçok medeniyete ev sahipliği yapmış, zengin kültürel mirasları ve doğal güzellikleri ile dünyanın dört bir yanından ziyaretçi çeken bir bölgedir. Bu turla, İstanbul’dan başlayarak Antalya’ya kadar uzanan geniş bir coğrafyada, antik kentler, tarihî yapılar ve doğa harikaları arasında unutulmaz bir yolculuğa çıkacaksınız.

İstanbul, tarihi ve kültürel zenginlikleriyle dünya metropollerinin başında gelir. Avrupa Yakası turu, Bizans ve Osmanlı imparatorluklarının izlerini sürerek Ayasofya, Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Camii gibi ikonik yapıları kapsar. İstanbul’un tarihî yarımadasını keşfederken, Kapalıçarşı‘da bir alışveriş deneyimi yaşayabilir ve Boğaz‘ın büyüleyici manzarasına şahit olabilirsiniz.

Gelibolu ise Çanakkale Savaşları‘na tanıklık etmiş, tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlü bir bölgedir. Gelibolu Yarımadası, Anzak Koyu ve Şehitlikler gibi yerler, savaş tarihinin en önemli simgelerindendir. Burada, savaşın hikayelerini ve kahramanlarını anma fırsatı bulacaksınız.

Gelibolu, tarihi derinlikleri ve doğal güzellikleriyle ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunar. Stivoltravel‘ın özel olarak düzenlediği Gelibolu Tarih Turu ile, Çanakkale Savaşları‘nın hikâyelerini keşfetmeye hazır olun. Bu tur, Gelibolu Yarımadası‘nı kapsamlı bir şekilde gezmenizi ve tarihin en önemli çatışmalarından birinin izlerini sürmenizi sağlayacak.

Turumuz, İstanbul‘dan başlayarak sizi doğrudan Gelibolu‘nun tarihî topraklarına götürür. Burada, Anzak Koyu, Şehitlikler, Conkbayırı ve Anıtlar gibi I. Dünya Savaşı‘nın en önemli noktalarını ziyaret edeceksiniz. Profesyonel rehberlerimiz, savaş sırasında yaşanan olayları, stratejileri ve kahramanlık öykülerini detaylarıyla anlatacak. Her bir anıt ve şehitlik, savaşın getirdiği insanlık dramını ve barışın değerini hatırlatıyor.

Gelibolu Tarihi Yarımada, I. Dünya Savaşı sırasında yaşanan Gelibolu Çıkarması‘nın yapıldığı yer olarak bilinir. Burada, Anzak ve Türk askerleri‘nin hikâyelerini ve bu topraklarda yaşanan zorlu mücadeleleri öğrenebilirsiniz. Yarımada, aynı zamanda muhteşem doğa manzaraları ve çarpıcı anıtlarıyla ziyaretçilerini etkilemeye devam ediyor.

Bu tarihi yarımadada, ziyaretçiler hem savaşın acı hikâyelerini dinleyebilir hem de doğal güzellikler ve anıtlar arasında dolaşarak tarihle iç içe bir deneyim yaşayabilirler. Gelibolu Tarihi Yarımada, sadece tarih meraklıları için değil, aynı zamanda doğa severler için de unutulmaz bir destinasyondur.

Çanakkale, boğazın serin suları ve tarihle iç içe dokusuyla ziyaretçilerini büyüler. Şehir, aynı zamanda antik Truva şehrine ev sahipliği yapar. Homeros‘un İlyada‘sına konu olan bu mitolojik şehir, Truva Atı ve kalıntıları ile tarihe ışık tutar. Çanakkale üzerinden geçerken, Kilitbahir Kalesi ve Çimenlik Kalesi gibi tarihi yapıları da görebilirsiniz.

Bu etkileyici bölge, hem doğal güzellikleri hem de tarihî zenginlikleri ile dikkat çeker. Truva antik kenti, UNESCO Dünya Mirası Listesi’nde yer almakta olup, Helenistik dönemden kalma surları, tapınak kalıntıları ve eski tiyatrosu ile ziyaretçilere açıktır. Turunuz boyunca, Truva Savaşı‘nı canlandıran anıtlar ve heykeller arasında yürüyüş yaparken, bu antik toprakların mistik atmosferini hissedebilirsiniz.

Çanakkale Boğazı ise, bu tarihî kentin yanı sıra stratejik önemi ve doğal güzelliği ile bilinir. Çanakkale‘den geçerken, boğazın muhteşem manzarasının yanı sıra, Nusret Mayın Gemisi ve Çanakkale Deniz Müzesi‘ni ziyaret edebilirsiniz. Bu duraklar, bölgenin hem I. Dünya Savaşı sırasında hem de daha eski dönemlerde oynadığı kritik rolleri anlamak için mükemmel fırsatlar sunar.

Troya, UNESCO Dünya Mirası Listesi‘nde yer alan ve arkeolojik kazıların devam ettiği bir antik kenttir. Helenistik, Roma ve Bizans dönemlerine ait kalıntıları barındıran bu kent, tarih meraklıları için eşsiz bir duraktır. Efsanevi Troya Savaşı‘na ev sahipliği yapmış olan bu kent, Homeros‘un destansı eseri İlyada‘ya ilham kaynağı olmuştur. Ziyaretçiler, geniş alanı kaplayan antik surlar, tapınak kalıntıları ve kazı çalışmalarının ortaya çıkardığı pek çok tarihi eser arasında gezinirken, geçmişin izlerini hissedebilirler.

Assos ise, Aristoteles‘in de bir zamanlar yaşadığı ve ders verdiği, denize nazır muhteşem manzarası ve sakin atmosferi ile bilinir. Assos, özellikle antik tiyatro ve Athena Tapınağı gibi dikkat çekici yapılarıyla ünlüdür. Bu antik kent, zeytin ağaçlarıyla çevrili yemyeşil bir tepe üzerinde konumlanmış olup, ziyaretçilere Akdeniz’in büyüleyici manzaralarını sunar. Burada geçirilen zaman, hem tarihi keşifler yapma hem de doğanın tadını çıkarma fırsatı verir, bu da Assos’u hem tarihçiler hem de doğa severler için vazgeçilmez kılar.

Assos‘tan sonra rotanız Kazdağları‘na döner. Mitolojide İda Dağı olarak bilinen bu bölge, zengin bitki örtüsü ve oksijen deposu olmasıyla ünlüdür. Yemyeşil doğası içinde yürüyüş yapabilir, doğal güzelliklerin tadını çıkarabilirsiniz. Kazdağları, aynı zamanda çok sayıda endemik bitki türüne ev sahipliği yapması ve mitolojik hikayeleri ile de bilinir. Zeus Altarı‘nın bulunduğu bu dağlar, antik dönemlerden bu yana pek çok efsaneye konu olmuştur. Doğaseverler ve mitoloji meraklıları için Kazdağları, keşfedilmeyi bekleyen eşsiz bir cennettir.

Bergama, antik Pergamon krallığının başkenti olarak, tıp tanrısı Asklepios‘a adanmış bir tapınak ve dünyanın en dik tiyatrosunu içeren bir akropolle tarih severleri cezbeder. Bergama, aynı zamanda Kütüphane, Asklepieion ve Kızıl Avlu gibi pek çok önemli tarihi yapıya sahiptir. Bu eski şehir, Helenistik dönemin zenginliğini ve kültürel çeşitliliğini gözler önüne serer. Ziyaretçiler, Bergama’nın taş sokaklarında yürürken antik çağların ruhunu hissedebilir ve bu tarihi kentin muazzam mimarisi karşısında hayranlık duyabilirler.

Efes Antik Kenti, dünyanın en iyi korunmuş antik kentlerinden biri olarak, Artemis Tapınağı ve Celsus Kütüphanesi gibi yapılarıyla ünlüdür. Bu muazzam tarihi dokunun yanı sıra, antik tiyatrosunda unutulmaz manzaralar eşliğinde bir yürüyüş yapabilirsiniz. Efes, ayrıca Hadrian Tapınağı, Meryem Ana Evi ve Agora gibi pek çok tarihi yapıyı bünyesinde barındırır. Ziyaretçiler, Roma dönemine ait sokakları keşfederken, antik dünyanın sosyal, dini ve ekonomik yaşamını daha iyi anlama fırsatı bulur.

Pamukkale ise, beyaz traverten terasları ve antik Hierapolis şehri ile doğal bir harika sunar. Burada sıcak su havuzlarında yüzebilir ve antik Roma tiyatrosunu ziyaret edebilirsiniz. Pamukkale, aynı zamanda Kleopatra Havuzu ve Hierapolis Arkeoloji Müzesi gibi çekim noktalarıyla da dikkat çeker. Sıcak mineral sularının sağlık için faydalı olduğuna inanılan bu bölge, binlerce yıldır şifa arayanların uğrak yeridir. Pamukkale’nin büyüleyici doğal güzellikleri ve tarihi zenginlikleri, her yıl dünyanın dört bir yanından ziyaretçi çeker.

Pamukkale‘deki travertenler, binlerce yıl boyunca kalsiyum karbonat birikimiyle oluşmuş, adeta pamuk yığınlarını andıran doğal teraslar olarak bilinir. Bu eşsiz doğal fenomen, sıcak su kaynaklarının yarattığı beyaz kalker taşlarından oluşur ve şifalı özellikleri ile ünlüdür. Ziyaretçiler, bu doğal güzellikler arasında yürüyerek hem rahatlama hem de şifa bulma imkanı bulabilir.

Hierapolis, ise bu travertenlerin hemen yanında kurulmuş, antik bir şifa merkezi olarak tanınır. Şehir, geniş bir nekropol, iyi korunmuş bir Roma tiyatrosu, ve birçok şifalı su kaynağını içeren hamamlar gibi zengin arkeolojik yapıları barındırır. Antik zamanlardan beri şifa arayanların uğrak yeri olan Hierapolis, tarihi ve termal özellikleriyle ziyaretçilerine benzersiz bir deneyim sunar.

Antalya, Türkiye’nin güney sahilinde yer alan ve Akdeniz’in sıcak sularıyla çevrili, zengin tarihî mirasa sahip bir şehirdir. Antik çağlardan itibaren birçok medeniyete ev sahipliği yapmış olan bu bölge, tarihi ve doğal güzellikleriyle ünlüdür. Kaleiçi, şehrin tarihi merkezi, dar ve çakıl taşlı sokakları, eski ahşap evleri ve görkemli şehir kapıları ile ziyaretçilere zaman içinde bir yolculuk sunar. Hadrian Kapısı, Roma İmparatoru Hadrian’ın onuruna inşa edilmiş ve günümüze kadar ulaşan en ihtişamlı yapılarından biridir. Ziyaretçiler, bu tarihi sokaklarda yürüyerek, eski zamanların ruhunu hissedebilir ve çeşitli sanat galerileri, butikler ve kafelerde keyifli vakit geçirebilirler.

Antalya aynı zamanda, sadece tarihi değil, doğal güzellikleri ile de büyüler. Düden Şelaleleri, şehir merkezine yakın bir konumda bulunan ve yer altından çıkan suların kısa bir yolculuktan sonra denize döküldüğü muazzam bir doğa harikasıdır. Bu şelaleler, özellikle ilkbahar ve yaz aylarında suyun bolluğu ile ziyaretçilere eşsiz manzaralar sunar. Konyaaltı ve Lara plajları ise, uzun kumsalları ve turkuaz renkli suları ile ünlüdür; bu plajlar, hem yerli hem de yabancı turistlerin uğrak yeridir ve Antalya’nın sıcak yaz günlerinde serinlemek için idealdir.

Side, Akdeniz kıyısında bulunan ve zengin tarihi miraslarıyla tanınan büyüleyici bir antik kenttir. Denizin hemen yanında konumlanmış olan bu eski şehir, tarihte önemli bir liman ve ticaret merkezi olarak işlev görmüş. Günümüzde, Side’nin antik tiyatrosu, agora kalıntıları ve Apollon Tapınağı, antik çağların ihtişamını yansıtan yapılar arasında yer alır. Ziyaretçiler, Roma dönemine ait bu eserler arasında dolaşırken, bir zamanlar burada yaşamış uygarlıkların hayatlarına dair fikir edinebilirler.

Aspendos, özellikle dünyanın en iyi korunmuş antik tiyatrosuyla tanınır. Bu etkileyici yapı, her yıl binlerce turistin ve sanatseverin ilgisini çekmekte ve çeşitli kültürel etkinliklere ev sahipliği yapmaktadır. Aspendos’un diğer dikkat çekici yapısı ise, antik su kemerleridir; bu yapılar, Roma mühendisliğinin ve antik dünyanın su yönetimi teknolojilerinin muazzam örneklerini temsil eder. Ziyaretçiler, bu tarihi alanları gezerken, antik çağlardaki sosyal ve kültürel yaşamın izlerini sürebilir.

Fethiye, Türkiye’nin güneybatı kıyısında, Ege ve Akdeniz’in kucaklaştığı noktada yer alır ve doğal güzellikleri, tarihi zenginlikleri ile dikkat çeker. Bu büyüleyici şehir, turkuaz rengi denizi, geniş kumsalları ve yoğun yeşil doğası ile ünlüdür. Özellikle Ölüdeniz, dünya çapında tanınan bir plaj ve yamaç paraşütü merkezi olarak bilinir. Bu bölgedeki Belcekız Plajı, sakin suları ve ince kumu ile özellikle aileler ve su sporları tutkunları için idealdir. Fethiye, aynı zamanda antik Likya Yolu üzerinde bulunmasıyla da önemli bir yere sahiptir; bu tarihi patika, antik çağlardan kalma şehir kalıntılarına ev sahipliği yapar ve doğa yürüyüşçülerine unutulmaz manzaralar sunar.

Fethiye’nin tarihi dokusu, özellikle Kayaköy ‘Hayalet Köyü’ ile kendini gösterir. 1923 nüfus mübadelesi sırasında terk edilen bu eski Rum köyü, yaklaşık 500 terk edilmiş yapıyı içerir ve ziyaretçilere tarih öncesi bir kasaba atmosferi sunar. Bu köy, aynı zamanda sanatçıların ve fotoğrafçıların ilham kaynağı olmuştur. Fethiye Müzesi, bölgenin arkeolojik buluntularını sergilerken, Likya dönemine ait eserler ve antik mezar stelleri gibi önemli tarihi eserleri barındırır. Fethiye, hem doğal güzellikleri hem de derin tarihi ile ziyaretçilere eşsiz bir deneyim sunan bir destinasyondur.

Fethiye’den İstanbul’a dönüş yolculuğu, Türkiye’nin çeşitli yüzlerini keşfettiğiniz bu serüvenin sonunu işaretler. İstanbul, kültürel zenginlikleri, tarihi yapıları ve dinamik yaşam tarzıyla gezinizin unutulmaz bir finali olacak. İstanbul’un tarihi yarımadasını ziyaret edebilir, Ayasofya, Topkapı Sarayı ve Sultanahmet Camii gibi dünya çapında ünlü anıtları görebilirsiniz. Fethiye’den başlayan bu tur, İstanbul’daki tarihi ve kültürel mirasın derinliklerine dalmanızı sağlayarak, Türkiye’nin zengin tarihini ve çeşitliliğini tam anlamıyla deneyimlemenize olanak tanır.

Araç Kirala

Günlük 10 saat 100 km*